Tarım, Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliği açısından kritik bir sektördür. Ancak, iklim değişikliği, hızlı nüfus artışı ve teknolojik dönüşümler gibi küresel dinamikler, tarım sektörünün geleceğini yeniden şekillendirmektedir. Türkiye gibi tarım açısından zengin bir ülkede bu dinamiklere uyum sağlamak, hem sektörel kalkınmayı hem de gıda güvenliğini sağlamada büyük önem taşımaktadır.
1. Türkiye’de Tarımın Mevcut Durumu
Türkiye, tarımsal üretim açısından geniş bir potansiyele sahiptir. Ülke, farklı iklim bölgelerine sahip olması nedeniyle tahıl, meyve, sebze, zeytin, pamuk ve fındık gibi çeşitli ürünlerin yetiştirilmesine olanak tanır. Ancak mevcut sistemdeki bazı sorunlar tarımın sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir:
•Küçük ve parçalı arazi yapısı: Türkiye’de tarım arazilerinin %70’i küçük ve dağınık parsellerden oluşmaktadır. Bu durum, modern tarım tekniklerinin uygulanmasını zorlaştırmaktadır.
•Verimlilik sorunları: Tarımda teknoloji kullanımı yetersizdir. Sulama, gübreleme ve mekanizasyon gibi alanlarda modernleşme ihtiyacı vardır.
•Girdi maliyetleri: Mazot, gübre ve tohum fiyatlarındaki artış, çiftçilerin kârlılığını düşürmektedir.
•İklim değişikliği: Kuraklık, aşırı sıcaklık ve ani hava değişimleri gibi olaylar tarımsal üretimi olumsuz etkileyen başlıca sorunlardır.
2. Türkiye Tarımının Geleceği İçin Fırsatlar
2.1. Dijitalleşme ve Akıllı Tarım
•Akıllı tarım teknolojileri: Sensörler, drone’lar, yapay zeka ve veri analitiği kullanılarak ürün verimliliği artırılabilir. Özellikle hassas sulama ve gübreleme teknikleri, kaynakların daha etkin kullanımını sağlayacaktır.
•Blockchain teknolojisi: Ürünlerin tarladan sofraya kadar izlenebilirliği sağlanarak, hem üretici hem de tüketici için şeffaf bir ekosistem oluşturulabilir.
2.2. Sürdürülebilir Tarım Uygulamaları
•Organik tarım ve sürdürülebilir üretim: Dünya genelinde organik ürünlere olan talep hızla artmaktadır. Türkiye’nin organik tarım potansiyelini artırması, hem iç pazar hem de ihracat açısından önemli bir avantaj sağlayabilir.
•Su yönetimi: Modern sulama teknikleri ve baraj yatırımları ile su kaynaklarının etkin kullanımı sağlanabilir.
2.3. Genç Nesillerin Katılımı
•Genç çiftçilerin tarıma yönlendirilmesi, sektördeki inovasyon kapasitesini artırabilir. Bunun için devlet destekli projeler ve hibeler genişletilmelidir.
2.4. Tarımsal İhracat Potansiyeli
Türkiye, coğrafi konumu sayesinde tarım ürünlerini Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi bölgelere ihraç etmek için stratejik bir avantaja sahiptir. Bu potansiyeli değerlendirmek için kalite standartlarına uygun üretim teşvik edilmelidir.
3. Türkiye Tarımının Karşılaştığı Zorluklar
3.1. İklim Değişikliği ve Su Krizi
Türkiye, yarı kurak bir iklim kuşağında yer aldığından su yönetimi büyük önem taşımaktadır. Artan kuraklık riski ve yanlış sulama yöntemleri tarımsal verimliliği tehdit etmektedir.
3.2. Tarım Arazilerinin Azalması
Kentsel dönüşüm ve sanayileşme nedeniyle tarım arazileri hızla yok olmaktadır. Bu sorunun çözümü için arazi koruma politikalarının güçlendirilmesi gereklidir.
3.3. Nitelikli İşgücü Eksikliği
Kırsaldan kente göç, tarımda çalışan nüfusun yaşlanmasına neden olmuştur. Gençlerin tarım sektörüne çekilmesi için sektörü cazip kılacak teşvikler gerekmektedir.
4. Çözüm Önerileri
4.1. Eğitim ve Teknoloji Desteği
Çiftçilere modern tarım teknikleri hakkında eğitim verilerek teknolojiyi etkin kullanmaları sağlanmalıdır. Devlet destekli teknoloji hibeleri artırılabilir.
4.2. İklim Dirençli Tarım Uygulamaları
•Kuraklığa dayanıklı tohumların geliştirilmesi,
•Toprak ve su koruma projelerinin hayata geçirilmesi,
•İklim değişikliği etkilerine yönelik erken uyarı sistemlerinin kurulması gereklidir.
4.3. Tarımsal Finansman ve Destekler
Çiftçilere düşük faizli krediler ve hibe programları sunulmalıdır. Özellikle küçük ölçekli çiftçilerin finansmana erişimi kolaylaştırılmalıdır.
4.4. Kooperatifleşme
Çiftçilerin kooperatifler aracılığıyla bir araya gelmesi, maliyetlerin düşürülmesini ve pazarlama faaliyetlerinin etkinleşmesini sağlayacaktır.
5. Sonuç
Türkiye tarımı, güçlü potansiyeli ve stratejik coğrafi konumu sayesinde gelecekte bölgesel bir tarım merkezi olabilir. Ancak bu hedefe ulaşmak için modern tarım tekniklerinin benimsenmesi, sürdürülebilir üretim yöntemlerinin yaygınlaştırılması, birim alandan alınacak verimin yükseltilmesi ve tarım politikalarının güçlendirilmesi gereklidir. Saydığımız bu kriterler topraksız tarım uygulamalarının artması ve bilinçli bir üretimle mümkün olabilecektir.
Türkiye’de Topraksız Tarımın Değerlendirilmesi
Topraksız tarım, bitkilerin toprak yerine besin çözeltisi, perlit, cocopeat veya kaya yünü gibi alternatif ortamlarda yetiştirildiği modern bir tarım yöntemidir. Dünya genelinde hızla yaygınlaşan bu yöntem, Türkiye’de de tarımsal verimliliği artırmak ve kaynakları daha sürdürülebilir şekilde kullanmak için büyük bir potansiyele sahiptir. Ancak, bazı avantajları ve zorlukları dikkate alınmalıdır.
1. Türkiye’de Topraksız Tarımın Avantajları
1.1. Kaynak Verimliliği
• Su Tasarrufu: Topraksız tarım yöntemleri, geleneksel tarıma göre %90’a kadar daha az su kullanabilir. Bu, Türkiye gibi su kaynakları sınırlı bir ülke için büyük bir avantajdır.
• Toprak İhtiyacı Olmaması: Verimli topraklara gerek duyulmadığından, çorak veya sınırlı toprak alanlarında da tarım yapılabilir.
1.2. Yüksek Verim
• Kontrollü Çevre Koşulları: Topraksız tarım, bitkilerin ihtiyaç duyduğu besin maddeleri ve çevresel koşulların tam kontrolüne olanak tanır. Bu da geleneksel yöntemlere göre daha yüksek verim sağlar. Seralarımızda kullanılan teknoloji ve uygulanan doğru yetiştiricilik teknikleri sayesinde ortalama verim 42 ton/da olarak gerçekleşmektedir. Dünya domates üretim ortalamasının 36 ton/da olduğu göz önüne aldığında ülkemiz dünya ortalamasının üzerinde bir başarı göstermektedir.
• Yıl Boyu Üretim: İklimden bağımsız olarak seralarda veya kontrollü ortamlarda üretim yapılabilir.
1.3. Daha Az Zararlı ve Hastalık Riski
• Toprakla temas olmadığı için toprak kaynaklı hastalıklar ve zararlılar büyük ölçüde ortadan kalkar. Bu da kimyasal pestisit kullanımını azaltır.
1.4. Pazarlama ve Fiyat Politikası
• Topraksız tarımda üretilen ürünlerin %90’ı ihracata yönelik olduğu için fiyatlar yurt içi satış rakamlarının yaklaşık 1.5-2 katı olmakta ve bu durumda yüksek karlılık sağlamaktadır. Tarım Bakanlığı verilerine göre 2023 yılında 2.3 milyon ton domates ihracatı gerçekleşmiştir (Tablo 1).
Tablo 1. Domates ihracatı yapılan ülkeler
2. Türkiye’de Topraksız Tarımın Zorlukları
2.1. Yüksek Başlangıç Maliyeti
• Topraksız tarım sistemleri, modern ekipmanlar, seralar ve teknolojik altyapı gerektirir. Bu durum, özellikle küçük ölçekli çiftçiler için maliyet açısından bir engel oluşturabilir.
2.2. Teknik Bilgi Eksikliği
• Topraksız tarım, uzmanlık gerektirir. Türkiye’de bu alanda yeterli bilgiye sahip çiftçi ve teknik eleman sayısı sınırlıdır.
• Eğitim programlarının yaygınlaştırılması gereklidir.
2.3. Enerji Bağımlılığı
• Kontrollü ortamlarda üretim yapılırken enerji ihtiyacı yüksektir. Türkiye’de enerji maliyetleri oldukça yüksek olduğundan, bu durum ekonomik sürdürülebilirlik açısından bir dezavantaj yaratabilir. Ancak, yatırımların jeotermal enerji gibi doğal enerji kaynaklarının bulunduğu bölgelerde yapılması bu maliyeti düşürecektir.
3. Türkiye’de Topraksız Tarımın Potansiyeli
3.1. İklim ve Coğrafi Avantaj
• Türkiye’nin farklı bölgelerinde topraksız tarım uygulanabilecek geniş alanlar bulunmaktadır. Özellikle jeotermal enerjiye sahip bölgeler, Akdeniz ve Ege Bölgeleri, seracılık ve topraksız tarım için uygun iklim koşullarına sahiptir. Ülkemizde 1995 yılında 40 dekar olarak başlayan topraksız sera yatırımları 2000’li yılların başlarına kadar yavaş bir büyüme göstermiştir. İlerleyen yıllarda ciddi bir artış göstererek günümüzde 13.500 dekar seviyesine ulaşmıştır. Devam eden projeler ve verilen Devlet destekleri ile, iki yıl içerisinde 15.000 dekar seviyesine ulaşması beklenmektedir. Şu an ülkemiz örtü altı üretim tesislerinin %1,7’si topraksız modern seralardan oluşmaktadır. Bu rakamın artması
3.2. Devlet Teşvikleri
• Türkiye’de devlet, modern tarım yöntemlerini teşvik etmek için çeşitli destek programları sunmaktadır. Topraksız tarımı destekleyen hibeler ve kredi imkanları, sektörün büyümesini hızlandırabilir.
4. Çözüm Önerileri
4.1. Eğitim ve Teknolojik Destek
• Yatırımcıların topraksız tarım konusunda eğitilmesi, bu yöntemin yaygınlaşması için önemlidir.
• Üniversiteler ve araştırma kurumları, bu alanda daha fazla Ar-Ge çalışması yapmalıdır.
4.2. Enerji Verimliliği Çalışmaları
• Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı teşvik edilerek enerji maliyetleri düşürülmelidir. Devletin özellikle sera yatırımlarında kullanılmak üzere kurulacak enerji santrallerine vereceği destekler ve teşviklerle seralarda kullanılacak enerji maliyetleri azaltılabilir.
4.4. Farkındalık Kampanyaları
• Tüketicilere topraksız tarım ürünlerinin faydaları anlatılmalı ve bu ürünlere olan talep artırılmalıdır.
Sonuç
Topraksız tarım, Türkiye’nin tarımsal üretim potansiyelini artırmak ve kaynakları daha sürdürülebilir şekilde kullanmak için büyük bir fırsattır. Ancak bu yöntemin yaygınlaşması için başlangıç maliyetleri, teknik bilgi eksikliği ve enerji sorunlarının çözülmesi gereklidir. Devlet desteği, eğitim programları ve teknolojik yatırımlar sayesinde Türkiye, topraksız tarımda öncü ülkelerden biri olabilir. Bu da hem iç pazar hem de ihracat açısından önemli bir avantaj sağlayacaktır.
Yusuf Cebecioğlu
ASKON Antalya Yönetim Kurulu Üyesi, Tarım Komisyon Başkanı