Antalya Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği Şube Başkanı Cahit Urfan, son 4 yılda inşaat sektöründe girdi maliyetlerinin oldukça yükseldiğini söyledi.
Urfan, çimento ve beton piyasasında dövizin, ham maddenin artışından fazla bir artış olduğunu savundu. Urfan, inşaat sektörü başta olmak üzere beli başlı sektörlerde devlet kontrolünün sağlanması gerektiğini söyledi.
Urfan, açıklamalarında “Son 4 yılda inşaat sektöründeki girdi maliyetleri iyice yükseldi. Bunun başında da çimento geliyor. Demir piyasası döviz bazlı ama çimento piyasası öyle değil. Bu da inşaat maliyetlerini inanılmaz derecede yükseltmeye başladı. Son 6 ayda bile artışı gözlemlediğiniz zaman 370 liraya aldığımız ürün 820 liraya çıktı. Bu durum da müteahhit firmaları inanılmaz derecede rahatsız ediyor” dedi.
DEVLET KONTROL EDEMEZ Mİ?
Daha önce müteahhitler derneğinin bu konuyla alakalı olarak greve gittiğini hatırlatan Urfan, greve gidilmesine rağmen hiçbir sonuç alınamadığını ifade etti. Urfan, inşaat sektöründeki döviz bazlı olmayan bu artışların önüne geçilebilmesi için “belirli bir süreliğine devlet kontrolü ele alamaz mı?” diye sordu.
HALKIN ALIM GÜCÜNÜ ETKİLEDİ
Urfan, “Çünkü buradan anlaşıldığı üzere belirli kartellerin çimento piyasasında, beton piyasasında ciddi bir rant elde ettiklerini gözlemliyoruz. Dövizin dışında, ham maddenin de artışından fazla bir artış söz konusu gibi gözüküyor. Burada girdi maliyetiyle birlikte müteahhittin girdi maliyetiyle birlikte ciddi derecede fiyat artıyor. Bu da yerel halkın daire alım fiyatlarını ciddi derece etkilemiş durumda. Çerçeveye Antalya piyasasından bakarsak 2020’nin başlarında Antalya’da Döşemealtı’nda 750 bin liraya zor satışı üzerindeki bir villaya yaklaşık minimum 4 buçuk, 5 milyon bandında villa fiyatlarını görüyoruz. Metrekarede yaklaşık 6 – 7 bin lirada olan inşaat maliyetleri 10 – 12 bin bandına çıktı. Şimdi bunları engellemek için belirli sektörlerde devlet kontrollü bir sisteme geçilmesi mi gerekiyor? Eğer bu gerçekleşirse rantın önüne geçilebilir mi? Bence geçilebilir” dedi.
İÇ PİYASANIN ÖNCELİKLERİ KARŞILANMALI
İnşaat başta olmak üzere ihracata sınırlama gelmesi gerektiğini savunan Başkan Urfan, “İnşaat malzeme üreticileriyle iç piyasanın öncelikle ihtiyaçları karşılanmalı. Bizim en büyük sorunumuz şu: camdan tutalım demire çimentoya varıncaya kadar önceliğimiz bizim ihracata dayalı. Firmalarımız daha çok ihracat tercih ediyor. Çünkü döviz üzerinden satış yaptıkları için daha fazla kar elde ediyorlar. Doğal olarak öncelik dış piyasa ihracat diyorlar, bu da iç piyasaya döndüğümüz zaman; cam, demir, çimento, alüminyum gibi ürünlerde inanılmaz bir artış gözlemleniyor. Yine söylüyorum ama belirli bir süre devlet kontrolünde ele almalı. Çünkü bu dünyadaki duruma baktığımız zaman 2023 yılının sonuna kadar ham madde artışlarının olacağı, emtialar da ve gayrimenkul daire ve arsalarda artışları olacağını görüyoruz” diye konuştu.
250 BİN DOLARA VATANDAŞLIK VERİLMELİ Mİ?
Yabancıya konut satışlarını da değerlendiren Urfan, “Burada en büyük sorun şu; bizler yabancıya konut satışı yapıyoruz. Yabancıya konut satışı yapılmaya devam edilmeli mi? Yoksa yabancıya konut satışı devam edip vatandaşlık verilmesi kaldırılmalı mı? Çünkü bugün Antalya özelinden bakalım, 250 bin dolara vatandaşlık veriyoruz. Yabancı 250 bin dolara daire alımı yaptığı zaman vatandaş başvurusunda bulunuyor ve vatandaşlık veriyoruz. Doğrudan Türk vatandaşlığına geçiyor. 250 bin dolar dediğiniz zaman Türkiye’deki karşılığı ile dolar karşılığını endekslediğiniz zaman. 250 bin dolarak 3 buçuk milyon liraya yakın bir para yapıyor. Buradaki artışın bir sebebi de bu. Mütahit firmalarda artık yabancıya konut satışını hızlandırmak için fiyatı yükseltiyor. Türkiye’deki yerli vatandaşa satabileceği fiyatla yurtdışına satabileceği fiyat aynı değil. Doğal olarak yurtdışına satıyor. Fiyat skalasını yukarıya çekiyor” dedi.
HERKES YABANCI ODAKLI HALE GELDİ
Ukrayna Rusya savaşı sonrası Antalya’ya gelen yabancılara fahiş fiyatlarla ev kiralanmasının yerel halkı mağdur ettiğini ifade eden Urfan, “Antalya’daki 3 bin lira ederi olmayan tek daireyi 15 bin liradan kiraya verildiğini görüyoruz. Ev sahipleri kendi vatandaşını dışarı atıp Ukraynalı ve Rus vatandaşı içeri almak istiyor. Niye, kiraya verecek rant elde edecek. Buradan gelir elde edeceğini düşünüyor. Peki ya halkın durumu ne olacak burada? Kiracı ev sahipleri şimdi herkes yabancı odaklıya hale geldi. Demek ki ihracattaki bandımızı dengelememiz lazım ki; bizim halkımız da faydalanabilir hale gelsin. Biz daire alamazsak bugün nereye kadar devam edecek. Anadolu kültürümüzde bir şey vardır. Yemez içmez çalışır öncelikle evini alır. Sonra çocuklarını evlendirir, namerde muhtaç olmayayım, başımı sokacağım bir evim olsun der. Bizdeki kültür budur” dedi.
BELEDİYELER TAŞIN ALTINA ELİNİ KOYSUN
Ev fiyatlarındaki artış nedeniyle yerel halkın artık ev alamayacak hale geldiğini belirten Urfan “Bizim vatandaşımızın başını sokacağı bir eve fiyat istediğinde, ağızlar milyonlardan açılıyor. Biz memurumuzu, işçimizi düşündüğümüz zaman bir ev alamayacak. Vatandaşımızın hayattan gelecek beklentileri nasıl karşılayabileceğiz? Bu ciddi derecede sıkıntıya girdi şu anda. Bunun için Emlak Konut olabilir, TOKİ olabilir bunların hızlandırılması lazım. Hatta ve hatta farklı bir bakış açısı getirelim belediyelerin de inşaat girmemeleri gerekiyor. Halkın kendi ihtiyacını karşılayabilecekleri bir yönteme dönülmesi lazım. Burada kesinlikle belediyelerde taşın altına elini koyup Emlak Konut, TOKİ gibi daire yapıp halkın hizmetine sokup küçük bir kar marjı ile bunu halka yansıtabilirler” diye öneride bulundu.
Yaşanan artışlara bir an önce ‘dur’ denilmesi gerektiğini vurgulayan Cahit Urfan şunları kaydetti: “2021 sonuna kadar zaten bir hammadde, doğal gaz, enerji krizleri var bundan dolayı birde bizim kendi içimizdeki rantçılara da bir dur, demezsek gelinecek nokta bizim hepimizin canını sıkan bir noktaya getirecektir. Belirli odak noktaları zenginleşirken bir taraf tamamın fakirleşecek. Devletimiz büyüktür her şeye gücü yeter. Devlet kontrolü olduğu vakit bazı rant odakları rahatsız olacaktır. Bunların düzenlenmesi lazım ihracatın belirle noktalarda kısıtlanması lazım. Üretimin ilk önce iç piyasayı doyurması lazım. İç piyasa doyduktan dışarıya ihracatın yönelmesi lazım ki içerdeki artışlar dengelensin. Bunu dengelememiz gerekiyor.”